Sosyal Anksiyete Bozukluğu

by

Sosyal korkular, sosyal ortamlara uyum sağlayabilmek üzere geliştirilen normal duygulardır. Ancak bu durum, kişinin günlük yaşamında olumsuz etkilere yol açacak derecede sürekli ve yoğun bir hal aldığında, normal olmaktan çıkarak “bozukluk” haline dönüştüğü kabul edilmektedir (APA, 2013).

Sosyal anksiyete bozukluğu (SAB); kişinin başkalarınca değerlendirilebileceği bir ya da birden fazla sosyal durumda belirgin ve sürekli korku ya da kaygı duymasıdır. Sosyal anksiyete bozukluğunda sohbet başlatmak veya sürdürmek, başkaları önünde performans sergilemek, otorite figürleriyle iletişim kurmak, sosyal ortamlara girmek temel korku alanlarını oluşturur (Giacobbe ve Flint, 2018). Çocuklarda SAB tanısı konulabilmesi için anksiyete semptomlarının sadece erişkinlerle etkileşim içinde olunan ortamlarda değil diğer çocuklarla birlikteyken de ortaya çıkması gerekmektedir. Kişi bu gibi ortamlarda küçük duruma düşmekten, utanç duyacağı bir biçimde davranmaktan ya da kaygı duyduğuna ilişkin belirtiler göstermekten korkar ve bu korku daha çok anksiyete hissetmesine neden olur. Böyle durumlarda ortaya çıkan yoğun anksiyete sonucunda çarpıntı, terleme, titreme, yüz kızarması, ağız kuruluğu, kaslarda gerginlik, sıcak-soğuk basması ve idrar- dışkılama hissi gibi fiziksel birtakım belirtiler gözlenebilir.

SAB olan kişi kendisinde anksiyete oluşturabilecek ortamlardan olabildiğince uzak durmaya çalışır ya da yoğun korku ve kaygı ile bu duruma katlanır. Bazı durumlarda panik atağa varan şiddette belirtiler ortaya çıkabilir. Çocuğun kişilerarası ilişkilerinin etkilenmesi sonucu aile ve akran etkileşiminde ve performans becerilerinin etkilenmesi sonucu akademik yaşamında bozulmalar görülebilir. Kaygı ve korkunun derecesi değişkenlik gösterse de sosyal fobi tanısı için bu durumun çocuğun sosyal olarak zorlandığı her durumda ortaya çıkması önemlidir. Bununla birlikte akran zorbalığı gibi sosyal ortamlarda iletişimi zorlaştırabilecek stres etkenleri varlığında çocuğun çekilme davranışları göstermesi sosyal fobi kapsamında değerlendirilmemelidir.

 

TANI KRİTERLERİ

 

  1. Kişinin, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da kaygı duyması. Örnekleri arasında toplumsal etkileşmeler (örn; karşılıklı konuşma, tanımadık insanlarla karşılaşma), gözlenme (örn; yemek yerken ya da içerken) ve başkalarının önünde bir eylemi gerçekleştirme (örn; bir konuşma yapma) vardır.

 

Not: Çocuklarda kaygı, yaşıtlarının olduğu ortamlarda ortaya çıkmalı ve yalnızca erişkinlerle olan etkileşmeler sırasında ortaya çıkmamalıdır.

 

  1. Kişi, olumsuz olarak değerlendirilecek bir biçimde davranmaktan ya da kaygı duyduğuna ilişkin belirtiler göstermekten korkar (küçük düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde; başkalarınca dışlanacağı ya da başkalarının kırılmasına yol açacak bir biçimde).
  2. Söz konusu toplumsal durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur. Not: Çocuklarda, korku ya da kaygı, ağlama, bağırıp çağırarak tepinme, donakalma, sıkıca sarılma, sinme ya da toplumsal durumlarda konuşamama ile kendini gösterebilir.
  3. Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile bunlara katlanılır.
0553 126 25 01